Dört Yılın Özeti
Aslında hep içimde ukde kalmıştı doğum günümün okul dönemine denk gelmemesi, kaderin cilvesi olsa gerek öğrenim hayatımın son demlerinde doğum günümün tesadüf etmesi. Öncelikle, çok değerli dostlarımın, hocamın hatırlayıp kutlaması beni oldukça mutlu etti. Biraz doğum günü çocuğunun duygusallığı ile birazda Konya'ya veda etmenin burukluğu ile bu yazıyı yazmaya karar verdim. Dolu dolu koskoca dört yıl artık bitmiş bulunmakta. 5 Eylül 2011 tarihinde memleketimden yola çıkarak tıpkı benim gibi ülkenin dört bir yanından çantasına büyük umutlar doldurup gelen yüreği güzel dostlarımla artık aynı havayı teneffüs etmeye başlamıştım. İlk izlenimlerimiz ile arkadaşlıklar kurmaya çalıştık kiminin ilk izlenimi sonuna dek sürerken kimininki buğulu cama yazılan yazı gibi silinip gitmişti. Eliye eliye dördüncü sınıfın sonuna getirdiğimiz arkadaşlarımız ise artık dostlarımız olmuştu. Çoğumuzun acısı ortak acı olmuş, sevinçlerimiz ise zaten hep birdi. Mithat'ın saçlarımın dökülme sorunu hepimizin derdi olmuş, Hocalardan topladığı şekerler ise demlediği unutulmaz çayına tat vermişti. Sinirlendiği zamanın da kelimeleri telaffuz edememesi hepimizi kahkahaya boğmuştu sessiz ama duygusallığı dibine kadar yaşayan tertemiz bir Yozgatlı idi. Havva'nın dersleri ile verdiği mücadelede tek yürek olmuş, babaannesini kaydettiğinde ki göz yaşı hepimizin göz yaşı olmuştu, şahsına münhasır karakteri ile grubumuzun en renkli kişiliği olmuştu çünkü o hep gurubumuzun sırlarımı ağzından kaçırırdı. Ve şimdi konuşmasından tavırlarına, fikirlerinden çalışkanlığına varana kadar kalitesini ortaya koyan Alperen'i anlatmaya sıra geldi. Biriken derslerimin üstesinden gelmemin belkide gizli kahramanıydı o. Dersleri ciddiye almamı belkide o öğretmişti bana Çumra'ya gitmeden oraları sevdiren beyefendiliği ile örnek olan bir dosttu. Grubumuzun oluşmadan önceki en küçük mihenk taşını oluşturuyorduk onunla. Güler yüzlülükte rakip tanımayan Özlem'in neşesi ve sıcak kanlılığı ise grubun perçinlenmesini sağlıyordu Havva'ya duyduğu sevgiyi Ösym önceden bilmiş gibi sınıf listesinde onları alt alta yazmıştı. Yufka yüreği ve kin tutamaması yıllar geçse de hep hatırlanacaktı. Osmanlıca sınavlarının mağduru idi, kimi zaman sınavdan aldığı düşük notlar bizim notumuz, şaha kalkıp dersten geçer not alması ise hepimizin notu olmuştu. Eyüp'e sıra gelince daha onun hakkında yazmaya başlamadan bile bir tebessüm oluşturuyordu. Yaptığı espriler ile grubumuzun neşe kaynağı olmuştu. Hele ki dedesinin şahini Eyüp'ü tamamlayan bir obje olmuştu. Ona yapılan şakaların sınırı yoktu çünkü tertemiz kalbi ile hepsine gülüp geçiyordu. Uğur'a sıra gelince dersleri boş vermişliği ile bütün derslerin üstesinden gelmesi hepimizi hayret ettiriyordu evi ise asıl merak konumuzdu. Çocukluk yaşantımızdaki benzerlik de Uğur'la beni kaynaştıran unsurdu. Kadir mi ? Kadir hakkında yazılacak çok bir şey yoktu çünkü hayatında ki her şeyi asi ruhu ile hep bizlere yansıtıyor hafızamızda derin bir yere sahip oluyordu. Belki de yıllar sonra radyoda çalan ağlama yar türküsü ile hatırlanacak tek kişiydi Adem şivesi ile kızlara yaptığı kibarlık onu daha da unutulmaz kılıyordu. Şimdi bu unutulmayacak insanlara veda vakti geldi. Hep hatırlanmak dileği ile...
Muhammed Ali KAHYALAR
Ayıp etmişsin kardeşim hani ben o kadar antrenman yaptık beraber aşk olsun 😢😔😊😉
YanıtlaSil